· 

Sinemanın 100. yılı ve kaderine terk edilmiş Yeşilçam sokağı

 

 

 

 Bu yıl Türk sineması 100. yılını kutluyor.

 

1914'de başlayan bu yolculuğun en bilinen ve önemli dönemi Yeşilçam dönemidir. Yıllardır hep "Yeşilçam" der dururuz. Ama bir çoğumuz asıl anlamını bilmez.

 

 

Yeşilçam bir zamanlar Türk sinemasının kalbinin attığı, Istanbul Beyoğlu'nda bir sokağın adıydı. 

 

1945 - 1950 döneminde tüm film şirketleri bu sokaktaydı. Sonra film yapımı artınca, şirketler çoğalınca film şirketleri büyük hanlara taşınmış (yine Beyoğlu'nda). Değişmeyen sadece Yeşilçam adı...

 

 

Sokağın tam ortasında 1924 yılında ilk adı "Melek" olan meşhur "Emek" sineması bulunmakta. Aynı sokakta bugün açık olmayan "Opera" sineması varmış. 21 Ocak 1932'de İngiliz yapımı olan ''Çanakkale'' filmini izlemek üzere Atatürk sinemaya gelir ve çok etkilenir. Sinema vergileri o zamanlar yüzde 33 iken, Atatürk yüzde 10'a düşürür ve Türk sinemasına büyük gelişim sağlar. 

 

 

 

Yeşilçam Istanbul'un en renkli, enteresan yerlerinden biriymiş. Herkes birbirini tanır, yardımlaşmalar burada yapılır, "kazıklar" burada atılır, dostluklar, düşmanlıklar burada yaşanırmış film aleminde.

 

 

 

Türk sineması, 1980 darbesinin etkisiyle dönüşüm yaşarken, filmlerin başrol oyuncusu yerine yönetmeniyle anılmaya başlamasıyla "Yeşilçam" dönemi sona erdi.

 

 

 

Sene 2014 ve Yeşilcam sokağı bir mitos olarak kaldı ve kaderine terk edildi. Sokağın yarısı yok ve gerçekten acınacak durumda.

 

 

 

Bu sokak yıllarca Türk sinemasının kalbi sayılmış, binlerce insana ekmek kapısı açmış, bir çok ünlünün keşfedilmesine ön ayak olmuş. Amerikalılar baştan başa Hollywood şehrini bir sinema endüstrisi haline getirmişken, bizler 100 metrelik bir sokağa sahip çıkamadık! Bu çok acı bir durum.

 

 

 

Sinema sevenleri olarak bu sokağa sahip çıkıp, çözümler üretmek bize düşer. Mesela Yeşilçam sokağını koruma altına alıp, canlandırıp, bir Müze haline getirebiliriz. Yeşilçam sanatçılarımızın afişlerini boy boy asabiliriz, sanatçıların el ve ayak izleri kaldırımlara konulabilir vs..

 

 

 

Bence bunu sinemaya emek vermiş tüm sanatçı ve insanlara borçluyuz.

 

 

 

Zamanında bir çok insanın umut-hayal kapısı şimdi kaderiyle baş başa. Kimler geldi kimler geçti bu sokaktan. Kimi zirveye yerleşti, kimi yok olup gitti ve bazıları hatta sefalet içinde öldü.

 

 

 

Sinemanın sadece 100. yılını kutlamak değil, faaliyete geçmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Geç bile kaldık...

 

 

 

Arzu Şen

Kommentar schreiben

Kommentare: 0