· 

Kadın Cinayetlerine Doyamadık

 Türkiye'de yaşayalı yaklaşık 10 yıl oldu ve itiraf etmeliyim ki, iğrenç bir coğrafyada yaşıyoruz. Yanlış anlamayın; taşına, toprağına, suyuna, aşına diyecek lafım yok. Çirkin olan tarafı, artık magazin haberi edasında yapılan kadın cinayetleri.
Bir kadın olarak her gün bu tür haberleri izlemekten ve gazetelerin üçüncü sayfasındaki kadın cinayetleri manşetlerinden yoruldum, bıktım, usandım!

Cinayetlerin kadın-erkek gözetmeden öncelikle insanlık adına utanç verici olduğunu dememe gerek yok zaten. Fakat coğrafyamızda özellikle kadına yönelik şiddete gelince size yığınla sosyolojik sebep sayabilirim, ancak temelinde yatan pırıl pırıl parlayan, Türkiye'de bir türlü çözülemeyen ve veba salgını gibi bu kaynaktan yayılan tek bir neden var: CİNSEL AÇLIK!

Hatırlayalım: İtalya'dan yola çıkıp 'Barış Gelini' olma umuduyla İsrail'e kadar gitmeyi hayal edip büyük bir hevesle yola çıkan ve sorunsuzca onca ülke geçip, ne gariptir ki Türkiye sınırlarına girdikten sonra Gebze'de başı taşla ezilip tecavüz edilerek öldürülen Pippa Bacca...Sonra 'miladımız' olacak dediğimiz Özgecan Aslan...ve ondan sonra öldürülen yüzlerce kadın...

Türkiye'de 'Kadın cinayetleri' tüm hızıyla devam ediyor ve her gün bir kadın daha erkek şiddeti sonrası hayatını hunharca kaybediyor.

Umut Vakfının hazırladığı "Türkiye'de Kadın Cinayetleri Haritası'na" göre sadece 2015 yılında Türkiye'de 309'u silahlı, toplam 413 kadın cinayeti vakası basına yansıdı. Madalyanın basına yansımayan paslı tarafı da var elbette. Diğer bir araştırmaya göre, 2015 yılında 1542 kadın öldürüldü; yani bu demektir ki GÜNDE 4 KADININ KATİLİ OLDUK!

Kaynak: http://www.yurtgazetesi.com.tr/turkiye/gectigimiz-yil-turkiye-de-gunde-4-kadin-cinayeti-islendi-h103312.html

Bu coğrafyanın kadın vatandaşlarını koruyamadığının kanıtıdır!

Erkeklerin kendilerine olan güvensizlikleri, acizlikleri, oturmamış karakterleri, kendilerine olan saygısızlıkları şiddet eğilimi ile kendini gösterir. Kadının evden bile çıkması hoş karşılanmaz; çalışması, sosyal bir hayata sahip olması yadırganırken; kocasından ayrılmak istemesi, kocasına cevap vermesi, giyindiği bir kıyafet gibi basit şeyler, yani erkeğin hoşuna gitmeyecek herhangi bir şey öldürülmesi için ne yazık ki yeter bir sebep olmuştur. Bu erkek modelleri kadını sadece çocuk doğurmaktan ibaret gören, varlık ve güç göstermesini hazmedemeyen türdendir.

Bu ülkede; evlenen adama kadının sırtından sopayı eksik etmemesi öğretiliyor! Kadının kocasının sözünden çıkmaması öğretiliyor! Kadının ailesine evden çıkan kadının geri dönmemesi öğretiliyor! Erkeğin ailesine gelin değil de köle aldığı öğretiliyor! Hem kaynanası da gençliğinde benzer şeyler yaşamamış mıydı? Bunda abartılacak ne var? Hem, 'El alem ne der?' Ee böyle bir toplumdan ne bekleyebiliriz ki? 

NAMUS adı verilen ipi her fırsatta kadının boynuna dolayan toplumun ta kendisidir! Kadının bedeninin kullanım hakkını toplum belirliyor...Eğer ki toplum bu cinayetlerin önüne geçmek istiyorsa, ellerini kadının vücudundan çekmesi gerekiyor; çünkü bir kadın sadece etten, vücuttan ibaret değildir!

Erkeklerin kadınlara karşı hayvansal dürtüleri ile korkusuzca davranmalarında, yeterince ceza almamalarının etkisi büyüktür. Müslüman geçinen, Müslümanlığı türban takmaktan ibaret sanan, klişeleştirmiş ve şekilciliğe dönüştürmüş bir ülkede Allah korkusu sadece sözden ibaret. Zaten sürekli 'Allah' kelimesini ağızlardan eksik etmeyenlerden korkun! 

Bir ülkede kadın ve aileden sorumlu olan devlet bakanı bile ; "Her erkeğin başına bir polis dikemeyiz" diyorsa gerisini siz düşünün...

Ölen, öldürülen sadece kadın değildir aslında; adalet, toplum ahlakı, gelişmişlik, geleceğe dair umutlar ve daha nicesidir...

Tecavüzcüsü güle oynaya dolaşırken, tecavüze uğradı diye öldürülen kadınlar var bu ülkede...Kocası istediği gibi bir hayat sürüp kadını yok sayarken, onurunu kurtarmak için boşandı diye öldürülenler...Bir erkeği sevdi diye öldürülenler...Bir erkeği "sevmedi" diye öldürülenler...Yüzüğü attı diye öldürülenler...

Daha kaç tane Özgecan ölmesi gerek bilmiyorum, ama böyle devam ederse hikâyelerin ardı arkası kesilmeyecek...Her gün yeni bir isim duyacağız...Adını bilmediğimiz binlerce kadınlarımızın diri diri gömülmelerine şahit olacağız...

Bu zihniyettir ki ülkemin yarısında hakim. Bu zihniyettir ki beni ve birçok kadını ülkemden, ülkemdeki karşı cinslerimden soğuttu. Bu zihniyettir ki benim insanlara olan güvenimi yerle bir etti!
Bu ülkede katliam var! Bu ülke her gün bir öncekinden daha siyah ve sessiz! Bu ülke yaralı delik deşik kan kusuyor ve kim bilir daha kaç kadın ölü bulunmayı bekliyor...Ben bir kadınım ve özgür değilim!

Oturup klavyenin başına bunları yazmakta kurtarmak değil. Vicdan rahatlatma, bir nevi deşarj olmak. Çünkü sustukça artıyor vicdanın taşıdığı yük, susmadıkça ise isyana dönüşüyor. Düne belki bir şey yapılamaz ama yarın için bugünden bilinçlenmek gerek.

Bu ülkede yahut başka bir köşede yaşamaya, ayakta durmaya, kendini sevmeye, savunmaya, hayatta kalmaya çalışan bütün kadınlara selam olsun...

 

Kommentar schreiben

Kommentare: 0