· 

Türkler ve "nerelisin" sorusu

Bir adam diğerine: 'Nerelisen sen' diye sorar. Adam 'ben İstanbulluyam' der.

Anlayacağınız 'göç cenneti' Istanbul'da yaşamakla İstanbullu olunmuyor.

Kendimi bildim bileli gerçekten en sevmediğim soru, birisine nereden geldiğini sormaktır. İnadına "Baba tarafı Kongolu, ana tarafı Uganda civarları, dedemde biraz Neandertallık var" diyesim geliyor.

Aslında insan benimsediği veya doğ(y)duğu yerlidir, ama genellikle ana babanın nüfus kayıtları neredeyse, sende direkt oralı oluyorsun.

İnsan tabi ki geldiği toprakları unutmamalı, ama takım tutarmış gibi bu kadar ciddiye de almamalı bence. Bu ülkede gerçekten sadece nereli olduğuna bakılarak insanlar yargılanıyor, ayıplanıyor, ya da el üstünde tutuluyor.

Mesela Tunceliler Komünist, Arnavutlar inatçı, Çingeneler pis, Adanalılar kavgacı, Kayserililer kurnaz, Çorumlulardan adam olmaz, Lazlar geç anlar, İzmirliler Kemalist (kızları da meşhur hani) ve erkek olup Bursalıysan direkt bittin demektir!

Geldiğin yeri dediğin halde yetinmeyip 'kimlerdensin' sorusu ile muhabbeti sakız gibi uzatan birine denk geldiysen, o zaman vay haline.

Hmm... Bir de ayrımcılığın ayrımcılığı vardır. Trabzon mesela ikiye ayrılır: Trabzonlular ve Of'lular; tıpkı İzmir Karşıyaka'lılar gibi.

Ayrıca İstanbul'un gerçek yerlisiysen işin cidden zor. Hani 'İstanbul memleket değildir; hiç bir insan evladı İstanbullu olamaz' felsefesi ile yola çıkmış insanlara bir türlü gerçek İstanbul'lu olduğunu inandıramazsın ve inandıktan sonra da direk "sosyete" damgasını yersin.

Bir de İstanbullu olmayan, ama soy ağaçları kraliyet ailesine dayanıyormuş gibi tavır sergileyen çakma İstanbullular vardır. Onların yüzde yüzünü kazısan, altından bildiğin köylü çıkar.

Uzun lafın kısası: Oralılar böyle olur, şuralılar şöyle olur laga lugalarını dinler durur, direk memleketinize göre damgayı yersiniz.

Türklere has, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir muhabbettir 'nerelisin' muhabbeti; zaman zaman da eğlenceli...

Bazıları öyle bir yakıştırma yapar ki, tahminlerinde kendince haklı çıkana kadar, gelmiş geçmiş yedi ceddini sorgular durur; özellikle taksiciler.

Tüm taksicilerin ağız birliğiyle 'olmazsa olmaz' sorularından bir tanesidir 'memleket nere' sorusu. Seninle akraba çıkana kadar sorar ve gerçekten 'senin oralıysa' yeni kankanı bulmuşsun demektir. Direkt 'topraaammm' muhabbetine girer ve yol boyunca askerlik anılarını anlatır durur.

'Nerelisin' sorusunu sorarken, herkesin farklı nedenleri var elbet.

Bazıları siyasi amaçlı (özellikle 12 Eylül darbesinin ardından çok yaygınlaşıp, camiye, kışlaya ve okula siyaset sokulmaması gerekirken, en çok bu üç mecrada sorulan soru haline gelmiştir). Kimileri meraklarını gidermek için, diğerleri ise ortak nokta bulmak veya etiket yapıştırmak için sorar; ya da "laf olsun torba dolsun" düşüncesi ile.

Bana soracak olursanız 'dünyalıyım,' çünkü hepimiz aynı gökyüzü altında aynı nefesi ve hatta aynı kaderi paylaşıyoruz sonuç itibariyle. YANİ ufukta 'TAHTALIKÖY' tabelası görünüyor hepimize ve nereli olduğumuz ciddi anlamda önemini yitiriyor...

  Arzu Şen

Kommentar schreiben

Kommentare: 0