· 

Adile Naşit'in ölüm yıl dönümü

 

Adile Naşit, 17 Haziran 1930 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Naşit Özcan, zamanının en iyi

oyuncu, tiyatrocu ve taklitçilerindendi. Annesi Amelya Hanım da başarılı tiyatro oyuncusuydu.

Babası öldükten sonra ardından bir sürü borç bırakıyor ve Adile okul hayatına son vermek zorunda kalıyor. Ailesine katkıda bulunmak için henüz 13 yaşındayken bir bayrak atölyesinde çalışmaya başlayan Adile, ardından bir tiyatronun çocuk bölümde oyunculuk hayatına adım atıyor (sağda babası ve abisiyle).

 

Hayatının dönüm noktası ise 1948 yılında 'Lüküs Hayat' filmi ile başlar ve ilk defa sinema filminde yer alır. Kendisine has kahkahası ve tiplemesi ile Türk halkının beğenisini kazanır. 

 

Onu Hababam Sınıfı'nın elinde okul zili ile koridorlarda koşturan Hafize Anası, Gülen Gözler’de Münir Özkul'un tonton eşi Nezaket Hanım, Neşeli Günler'in şefkatli turşucu annesi, milyonlarca çocuğun Masalcı Teyze'si olarak tanıdık ve göbeğini hoplata hoplata, hızlı hızlı koşar gibi yürüyüşü, ünlü kahkahası ile onu bağrımıza bastık.

 

Klasikleri: http://www.youtube.com/watch?v=C2opH8_MLEE

Meşhur Hababam Sınıfı sahnelerinden: http://www.youtube.com/watch?v=QYcQPGcMkQM

 

Adile Naşit, 1950'de kendisi gibi tiyatro oyuncusu olan Ziya Keskiner ile evlendikten sonra, 1952 yılında çiftin bir çocukları dünyaya gelir ve adını Ahmet koyarlar.

 

Ahmet ilkokul 2. sınıfa geldiğinde rahatsızlanır. Kalbinin doğuştan delik olduğu ortaya çıkar. Uzun yıllar okula gidemez ve İlkokul bitirme sınavlarını dışarıdan verir. Ortaokul bitirme sınavlarına hazırlandığı dönemde kalp ameliyatına girer. 1966 yılının 16 Haziran günü yapılan operasyon çok başarılı geçti derken, Ahmet fenalaşarak komaya girer. Bir daha da uyanamaz...(Yazının sonunda, sağda hiç bir zaman yanından ayırmadığı Ahmet'in fotoğrafı ve sol da kardeşi Selim Naşit, eşi ve Ahmet'le).

 

Adile Naşit o gün, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu'yla İzmir'de turnedeydi. Bu haberi aldıktan sonra bağrına taş basıp sahneye çıktı. Salondaki izleyicileri kahkahayla güldürürken, kendisinin içi cayır cayır yanıyordu. Üstelik oğlunu kaybettiği gün, kendisinin doğum günüydü...Zaten o günden sonra da bir daha da doğum gününü kutlamadı...

 

Gelin görün ki, yıllar sonra (1982) 32 yıl baş koyduğu eşini de sahne aldığı sırada kaybedecek ve aynı profesyonellikle oyun bitene kadar sahneden inmeyecek...

 

Adile Naşit, oğlu Ahmet'in ölümünden sonra çocuklara daha fazla yöneldi. TRT'de sunduğu 'Uykudan Önce' isimli çocuk programıyla birlikte 'Masalcı Teyze' diye anılmaya başladı ve çocuklara hitaben söylediği ‘Kuzucuklarım’ derken aslında içinin nasıl yandığını ve masallarını anlatırken kendi biricik kuzucuğuna nasıl ağıtlar yaktığını kimse bilmedi. Tek çocuğunu alan Tanrı, ona milyonlarca çocuğun sevgisini armağan etti...

 

Yeğeni 'Halam her akşam yemeğinde oğlunu düşünür, 5-10 dakika ağlamayı ritüel haline getirmişti' der...Zaten bu acılardan dolayıda hasta olur..

 

O da bir çok sinema emekçisi gibi borçlu yaşar borçlu ölür...Onca film şirketinden alacaklı olmasına rağmen hiç peşlerinden koşmaz...

 

11. Aralık 1987'de Bağırsak kanserine 52 yaşında yenik düşen sanatçı, Karacaahmet mezarlığına, oğlunun ve eşinin yanına defnedilir.

 

Türk tiyatro, sinema ve televizyon dünyası bu 'küçük dev kadına' 27 yıl önce veda etti, ama geride bıraktığı 57 yıllık kısa yaşamına bir sinema kariyeri sığdırdı ve mütevazi kişiliği ile bu güne dek hiçbir zaman hafızalardan silinmedi...

 

Arzu Şen


Kommentar schreiben

Kommentare: 0