· 

Açlık ve İsraf; Dünyanın bozulmuş dengesi

 Dünyadaki açlık ve sefaletin nedeni, yoksulları doyuramamak değil, zenginleri doyuramamaktadır."

 

Dünyanın bir bölümü refah içinde yaşar ve israf içinde yüzerken, "medeniyet adı altında" lüks tüketim ve silah teknolojisi için dünyanın kaynakları hoyratça sömürülürken, diğer bölümünde açlığın hüküm sürmesi, insanların kitleler halinde ölmesi, insanlık adına, medeni olduğunu iddia eden milletler adına utanılacak bir durumdur.

 

NEDEN? Çünkü Dünya Bankasından alınan raporlara göre, gelişmiş ülkelerin çöplüklerine atılan yiyecekler, dünyada açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktardadır.

 

Dünyada bir milyara yakın insan açlık çekiyor. Tüm insanları doyuracak kadar yemek üretilmesine  rağmen, neden her 8. insan aç? Çünkü...

 

 

-Yolsuzluk 

-Kuraklık ve salgın hastalıklar

-Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri 

-İç savaşlar

-Mevcut kaynakların elverişli hale getirilmemesi

-Zengin ülkelerin az yardım etme çabaları

-Adaletsiz dünya düzeni (dengesiz dağıtım)

-Batı ülkelerinin tüketim politikası

-Fazla et tüketimi var.

 

Neden et tüketimi? Çünkü et tüketimi bir lükstür. Dünyada soya üretiminin yüzde 50'si ve tahıl üretiminin üçte biri insanlar tarafından tüketilmiyor; domuz, inek, tavuk ve diğer hayvanlara yem olarak yediriliyor. Sadece BİR hayvanın dolgun olması için, neredeyse 12 kilo yeme ihtiyacı var.

 

Dünyada her 6 saniyede bir çocuk açlıktan ölürken, bu israf sizce bir insanlık suçu değil mi? Dünya tarımı rahatlıkla 12 milyar insanı doyurabilir. Yani her gün açlıktan ölen çocuklar aslında ölmüyor, ÖLDÜRÜLÜYOR!

 

Dünyada israfın boyutu, dudak uçuklatıcı noktadadır. Dünya genelinde değeri 1 trilyon dolar olan 1,3 milyar ton gıda israf edilmekte. Bu miktar, 4 milyar ton olan dünya gıda üretiminin 3'de biridir.

 

Merkezi Washington'da bulunan Worldwatch Enstitüsünün yaptığı araştırmaya göre, gelişmiş ülkelerde ziyan olan yiyeceklerin yüzde 40'ını, aslında tüketebilecek ürünler oluşturuyor. Ancak bu ürünler, son kullanma tarihi geçtiği veya süpermarketlerin depolarında yer olmadığı için atılıyor. Ayrıca binlerce ton gıda, sadece görsel nedenlerden ötürü ziyan oluyor. Örneğin ABD'de çiftçiler, yetiştirdikleri kavunun yüzde 20'sini, üzerinde çizik olduğu veya tam yuvarlak olmadığı için çöpe atıyor. Gelişmiş ülkeler bu gibi nedenlerle yılda yaklaşık 220 milyon ton yenebilir ürünü heba ediyor.


Ekmek dünyada tüm insanların besin kaynağıdır. Türk toplumunda da o kadar kutsaldır ki, ekmek yere düşünce bile 3 kere öperiz. Dünyada ekmeğin çöpe atılması, israf edilmesi, yürek yaralayan bir olgudur. İsraf edilen sadece ekmek değil; çiftçinin emeği, alın teri, milli servetimiz ve dünyadaki aç insanların haklarıdır. Araştırmalara göre ülkemizde günde neredeyse 26 bin ton ekmek çöpe atılıyor, bu senede 10 milyon ton ekmek demektir. Bu israfla 80 hastane, 500 okul inşa edilebilir!

 

Bu adaletsiz düzenin ASIL sebebi ise, dünyanın "kaymağını" yiyen emperyalist güçlerdir! İnsanlara doymaları için günde bir kaç kuruş verecekleri yere, insanları birbirine düşürmek için, ellerine silah vermeyi tercih ediyorlar. Hedefleri açlığı önlemek değil, silaha yatırım yapıp, savaş alanları açıp, ürettikleri gıdaları insanlığa karşı silah olarak kullanmaktır. Onlara kendilerini besleyecek şekilde tarım araçları verip, ekim yapmalarına izin verseler, iddia ettikleri açlık söz konusu olabilir mi sizce? Ama kendi çıkarları için "böl yönet politikası" ve '"sömürmek" varken neden bunu yapsınlar? Zaten kuraklığın ana nedeni, 17. yüzyılda misyonerlik faaliyetleriyle başlayan, Avrupa'nın sömürgeleştirme hareketidir. Afrika'nın yer altı zenginliklerini (altın, gümüş gibi) elde etmek için uygulanan tarım politikaları ve halkın arazileri kaybetmeleri, verimli toprakların yok edilmesine ve çok kısa süre içerisinde bu ülkeleri kurak ve verimsiz hale "getirilmesine" yol açtı. "Medeni" ülkeler, "medeniyet" adı altında Afrika'ya girmiş ve sonlarını getirmiştir; yani Afrika kıtası resmen sefalete sürüklenmiştir. Bu tarihi bir gerçektir!

 

Bir birey olarak, belki dünyanın bu acımasız düzenine kafa tutmak için gücümüz yetmez, ancak günlük hayatımızdaki bu çarpık düzeni değiştirebiliriz.

Yoksulluk ve açlığın sebeplerinden biride, yardımlaşma duygusunun körelmesidir. Kapitalist bir mantıkla yetişen modern çağın insanı, karşılıksız olarak başkalarına bir şeyler vermeyi aptallık sayıyor; "ben tok olayım, başkası açlıktan ölsün, bana ne" anlayışı ile hareket ediyor. Bu etik değil. Bu konuda biraz daha duyarlı olmamız gerekiyor. Yani sadece oruç aylarında açlarla empati kurmak yerine, bunu HER GÜN yapmamız gerekiyor.

 

Bizde bir atasözü vardır bilirsiniz; "Damlaya damlaya göl olur".

 

Gerçekten dakikada 10 damla su kaçıran musluğun ayda 170 litre su akıttığını düşünürseniz, bu her ay ülkemizde 70 milyon insanda neredeyse 12 milyar litre su yapar. Afrika'da milyonlarca insan sadece açlıktan değil, susuzluktan da öldüğünü düşünürsek, bu çok ciddiye alınacak bir rakam. Dünya genelinde su israfını düşünürsek, buna hesap makinemizin gücü yetmez.

 

Açlık, insanoğlunun başına gelebilecek en büyük felakettir. Bizim burun kıvırdığımız besinler ve genel su israfı duyarsızlık ve bencillik demektir. Yiyin için ama israf etmeyin!

 

Arzu Şen

Kommentar schreiben

Kommentare: 0